SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-KÜSUF

<< 550 >>

باب: قول النبي صلى الله عليه وسلم: (يخوف الله عباده بالكسوف).

6.   NEBİ Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İN "ALLAH KULLARINI GÜNEŞ VE AY TULULMALARI İLE KORKUTUR BUYURMASI

 

-قاله أبو موسى، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

Ebu Musa bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in söylediğini nakletmiştir.

 

حدثنا قتيبة بن سعيد قال: حدثنا حماد بن زيد، عن يونس، عن الحسن، عن أبي بكرة قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إن الشمس والقمر آيتان من آيات الله، لا يخسفان لموت أحد ولكن الله تعالى يخوف بهما عباده).وقال أبو عبد الله: لم يذكر عبد الوارث، وشعبة، وخالد بن عبد الله، وحماد بن سلمة، عن يونس: (يخوف بهما عباده).وتابعه موسى، عن مبارك، عن الحسن قال: أخبرني أبو بكرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم: (إن الله تعالى يخوف بهما عباده. وتابعه أشعث، عن الحسن.

 

[-1048-] Ebu Bekre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Güneş ve ay Allah'ın birer ayetidir. Bunlar asla bir kimsenin ölümü dolayısıyla tutulmazlar. Ancak Allah Teala bu tutulmalar ile kullarına korku salar."

 

Ebu Abdullah şöyle demiştir: "Abdülvaris, Şu'be, Halid İbn Abdullah ve Hammad İbn Seleme bu rivayette geçen 'Allah Teala bu tutulmalar ile kullarına korku salar' kısmını Yunus'tan nakletmemişlerdir."

 

 

AÇIKLAMA:     Bazı bilginler Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in bu olaylar ile Allah'ın kullarına korku saldığına dair İfadesini esas alarak gökbilimcilerin yanıldığını söylemişlerdir. Zira gökbilimcilere göre bu tutulmalar Allah'ın koyduğu düzen içinde devam eden ve kendileri için belirlenen vakitten önce veya sonra meydana gelmeyen normal doğa olaylarıdır; bu yönüyle denizlerdeki gel-git olayından hiçbir farkı yoktur. İşte İbnü'l-Arabî gibi bazı bilginler ileride de gelecek olan Ebu Musa hadisinde de belirtildiği gibi Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in bu tutulmayı kıyamet gibi algıladığını ve korku içinde kalktığını belirterek gökbilimcilerin görüşlerine karşı çıkmışlardır. Bu bilginler görüşlerini şu şekilde dile getirmişlerdir: "Eğer söz konusu tutulmalar hesaplanabilir olsaydı böyle bir korkuya gerek kalmazdı ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem köle azat etmek, sadaka vermek ve namaz kılmak gibi ibadetlere vurgu yapmazdı. Zaten hadisten anlaşılan ilk anlam şudur; Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabının ürpermesini istemiştir. İşte bu tutulmanın saldığı korkuyu gidereceğini umduğu için de söz konusu taatleri emretmiştir."

 

Buna karşılık İbn Dakîki'l-îyd'in açıklamaları şöyledir: "Kim bilir belki de gökbilimcilere ve matematikçilere ait görüşün hadiste geçen "Allah Teala bu tutulmalar ile kullarına korku salar" şeklindeki ifadeye ters düştüğünü söyleyen bilginlerin bu görüşleri doğru değildir. Çünkü Cenab-ı Hakk'ın kainat için tak­dir ettiği kanunlar belirli bir hesap ve düzen içinde meydana gelir. Bazı fiilleri ise hesaplanabilecek ve zamanı belirlenebilecek tarzda değildir. Bununla birlikte Allah'ın kudretinin bütün sebeplerin üzerinde olduğunu bilmek gerekir. O dilerse bazı sebepler ile sonuçlar arasındaki ilişkiyi koparır ve normalda belli bir sonucu doğuran sebepler söz konusu sonucu doğurmaz. İşte Allah'ı bilen alimlerin Ce­nab-ı Hakk'ın kudretinin çok üstün olduğuna ve kainatta olağandışı kabul edile­bilecek bazı hadiseleri yaratabileceğine dair inançları çok güçlüdür. Bu yüzden ay ve güneş tutulmaları gibi ilginç bir takım olaylar meydana geldiğinde onların Allah'tan korkuları da artar. Dolayısıyla Allah aksini dilemedikçe sebepler belli bir kanuna göre aynı sonucu doğururlar. Özetle söylemek gerekirse gökbilim­cilerin ve matematikçilerin yaptıkları hesaplamaların doğru olması bu hesapların ilgili olduğu olayların korkutucu olmasına, engel teşkil etmez."

 

Mahir: Günümüzde astronomlar, tutulma takvimlerinde isabet edebilmekteler, ancak bilindiği gibi on olay’dan birinde dahi hata olsa o şey artık bilgi değil istatistiksel bir isabettir. Bununla beraber; Tutulmalar: sadece görüntüleriyle değil vuku buldukları andan kısa bir süre sonra tutulmanın gözlemlendiği yer ve çevresindeki deprem yada su hareketleri gibi olaylarla anılır oldu. Yakın tarihteki uzak coğrafyalara bakmaya dahi gerek yok, 11 ağustos 1999’da saat 14 sıralarında Marmara bölgesinde gözlediğimiz yüzde 98 lik tutulma öncesinde billim adamları ‘tutulmalar deprem’e sebep olmaz’ diye tv kanallarını geziyorlardı. 17 ağustos 1999’a kadar.

 

 

باب: التعوذ من عذاب القبر في الكسوف.

7. Güneş Ve Ay Tutulması Sırasında Kabir Azabından Allah'a Sığınmak

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن يحيى بن سعيد، عنن ععمرة بنت عبد الرحمن، عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم: أن يهودية جاءت تسألها، فقالت لها: أعاذك الله من عذاب القبر. فسألت عائشة رضي الله عنها رسول الله صلى الله عليه وسلم: أيعذب الناس في قبورهم؟ فقال: رسول الله عائذا بالله من ذلك، ثم ركب رسول الله ذات غداة مركبا، فخسفت الشمس، فرجع ضحى، فمر رسول الله صلى الله عليه وسلم بين ظهراني الحجر، ثم قام يصلي وقام الناس وراءه، فقام قياما طويلا، ثم ركع ركوعا طويلا، ثم رفع فقام قياما طويلا، وهو دون القيام الأول، ثم ركع ركوعا طويلا، وهو دون الركوع الأول، ثم رفع فسجد، ثم قام قياما طويلا، وهو دون القيام الأول، ثم ركع ركوع طويلا، وهو دون الركوع الأول، ثم قام قياما طويلا، وهو دون القيام الأول، ثم ركع ركوعا طويلا، وهو دون الركوع الأول، ثم رفع، فسجد وانصرف، فقال ما شاء الله أن يقول، ثم أمرهم أن يتعوذوا من عذاب القبر.

 

[-1049-] Aişe (r.anha)'dan nakledilmiştir: "Bir yahudi kadın Aişe (r.anha)'ya bir şey istemeye / dilenmeye gelince ona: "Allah seni kabir azabından korusun!" demişti. Aişe, Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "İnsanlar kabirlerinde azap görecekler mi?" diye sordu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kabir azabından Allah'a sığındığını söyledi.

 

Tekrar: 1055, 1282, 6366

 

 

[-1050-] Sonra Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sabah vakti bineğine binip yola koyulduğmda güneş tutulmuştu. Kuşluk vakti olduğunda da geri döndü. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döndüğünde eşlerinin odalarının bulunduğu yerden geçti ve sonra namaza durdu. Sahabîler de kalkıp O'nun Sallallahu Aleyhi ve Sellem arkasına durdular. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem uzun bir kıyam yaptı. Daha sonra rükuya gitti ve rükuda da epey uzun bir müddet kaldı. Ardından doğrulup kıyama durdu ve ilk kıyamı kadar olmasa da uzun bir süre burada da bekledi. Bu kıyamın ardından yine rüku' etti ve bu rükuda ilk rüku kadar olmasa da uzunca bir süre bekledi. Sonra rüku'dan doğruldu ve secdeye vardı. Sonra yine kıyama kalktı ve ilk kıyamı kadar olmasa da uzun bir süre bekledi. Ardından rükuya gitti ve ilk rüku kadar olmasa da uzun bir süre rükuda bekledi. Sonra kıyama kalktı ve yine ilk kıyamdaki kadar olmasa da uzun bir müddet kıyamda durdu. Ardından tekrar rükuya vardı ve ilk rüku kadar olmasa da uzun bir müd­det rükuda durdu. Daha sonra doğruldu ve secdeye gitti. Namaz bittikten sonra Allah Teala'nın söylemesini dilediği ne varsa söyledi ve ashab-ı kirama kabir azabından Allah'a sığınmalarını emretti."

 

 

AÇIKLAMA:     Tutulmalar ile kabir azabından Allah'a sığınma arasındaki ilişkiyle ilgili ola­rak İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Tutulma sonrasında gün ortasında yaşanan karanlık, kabirdeki karanlığı anımsatır. İnsanın çevresinde olup biten bazı olaylar başka şeylerin hatırlanmasına sebep olur ve hem hatırlanan şeyden hem de hatırlatıcı olaydan korku duyulabilir. Böylece kul çevresinde olanlara bakıp öğüt / ibret alarak kendisini ahiretteki sıkıntılardan koruyacak amellere yönelir."

 

 

حدثنا أبو نعيم قال: حدثنا شيبان، عن يحيى، عن أبي سلمة، عن عبد الله بن عمرو أنه قال:

 لما كسفت الشمس على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم نودي: إن الصلاة جامعة، فركع النبي صلى الله عليه وسلم ركعتين في سجدة، ثم قام فركع ركعتين في سجدة، ثم جلس، ثم جلي عن الشمس. قال: وقالت عائشة رضي الله عنها: ما سجدت سجودا قط كان أطول منها.

 

[-1051-] Abdullah İbn Amr'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında güneş tutulduğu zaman "Esselatu'l-camiah = Namaz toplayıcıdır" diye ilan edilmişti. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu namazın bir rekatında iki defa rüku yaptı. Sonra kalktı ve bir rekat daha namaz kılıp aynı şekilde iki kez rükuya gitti. Sonra oturdu ve bu sırada güneş açıldı."

 

Hadisin ravilerinden Ebu Seleme şöyle demiştir: "Aişe (r.anha), ben bu secdeden daha uzun bir secde kesinlikle yapmadım, dedi."

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buharî kullandığı bu konu başlığı İle tutulma namazları sırasında (secdelerin uzun olması gerektiğini kabul etmeyenlerin görüşlerine katılmadığını belirtir.

 

Bu sırada güneş açıldı ifadesi güneşin Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem teşehhüdde iken henüz selam vermeden önce açıldığını göstermektedir.

 

Ben bu secdeden daha uzun bir secde kesinlikle yapmadım Bu ifade İmam Buharî ile İmam Müslim'in Ebu Musa'dan naklettikleri rivayette şöyle geçmektedir: "Bundan daha uzun kıyamı, rükuyu ve secdesi olan bir namaz daha önce hiç kılmadım." Ebu Davud ile Nesaî'nin Semüre'den naklettikleri rivayet de: "Hiçbir namazda bize böylesine uzun secde ettirmemişti" şeklindedir. Bütün bu rivayetler tutulma namazları sırasında secdelerin de, kıyam ve rüku gibi uzun tutulması gerektiğini açıkça göstermektedir. Bu konuyla ilgili olarak Maliki mezhebine mensup alimlerden birisinin farklı bir yaklaşımı olmuştur. Onun değerlendirmesi şöyledir: "Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in tutulma namazında secdeleri uzun tutmuş olması, bu secdelerin rüku kadar uzun olduğu anlamına gelmez." Fakat bu bilgin İmam Müslim'in Cabir'den naklettiği hadisi göz ardı etmiş olmalıdır. Bu rivayette: "Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in secdesi rüku’u kadar uzun olmuştu" denilmektedir. Ahmed İbn Hanbel ve İshak İbn Rahuye de secdelerin rüku kadar uzun olacağı görüşündedir. İmam Şafiî'nin görüşlerinden birisi de bu yöndedir. Daha sonra gelen ve hadis konusunda uz­man olan Şafiî alimler ile İbn Süreye ve Nevevî'nin tercih ettiği görüş de budur.